15 Şubat 2015 Pazar

Sonsuzluğa Giden Yapı: Gelecek İçin Bir Belgesel

"Into Eternity: A Film for the Future" adlı belgeseli var. Belgesel günümüz nükleer atıkların depolanması ve geleceği hakkında bilgi vermekle beraber inanılmaz teoriler uydurmamıza neden oluyor.

Genel olarak Onkalo'daki "kalıcı" nükleer atık depolaması hakkında bilgi veren bir belgesel. İnsanların bu depoyu kurmaktaki amacı deponun sonsuza kadar güvenli kalmasını sağlamak ve evrene zarar vermesini engellemek. Ancak yönetmen, felsefi ve tarihi referanslarla bilgiyi birleştirerek bizi bir meditasyona sokuyor. 100 000 yıl(piramitlerin şu ana kadarki varlığının yaklaşık olarak 23 katı) sürmesi hayal edilen bu atık deposun geleceği hakkında çeşitli teorilere yer veriyor belgesel. Ve bu noktada izleyici gelecek hayat hakkında çeşitli tasarımlarla, fikirlerle dolmaya başlıyor.

Gelecek hakkında hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Gelecek asla tahmin edilemez ve kurulamaz. Bu belirsizlik belgeseldeki felsefi teorilerin temel taşı oluyor. 100 000 yıl sonra insanoğlunun sonu gelmiş olacak mı ? Ne tür varlıklar var olacak ? Var olan varlıklar bu çöplük hakkında bilgi sahibi olacak mı ? Konuşabilecekler mi ? İletişim kurabilecekler mi ? Tabii bu soruların hepsi evrenin var olma olasılığı üzerine oluşuyor.

Ben, bilinen en zeki türün ürünü, olarak düşünmeye başlıyorum. Geçmişimize dönüp baktığımızda gelecek hakkında akıl almaz teorilere yer vermeye gerek kalmıyor. Tahmin edilebilir oluyor her şey. Bizler de miladını tamamlaması gereken bir başka türleriz. Belli bir geçmişe kadar biliyoruz, sınırlı bir şekilde yaşıyoruz ve geleceği tahmin hiçbir şekilde edemiyoruz. Bu nedenle bütün evrenin "insan" üzerine var olduğunu ve insanoğlunun yok oluşuyla biteceğini varsaymak en büyük aptallıkmış gibi geliyor. Zira yeterince "zeki" değiliz. İstediğimiz kadar dünyayı ve doğayı yönettiğimizi zannedelim. İstediğimiz kadar yapmış olduğumuz kötülüklerin, gelişmenin, teknolojinin doğaya zarar verdiğini düşünelim. Bu sadece ilerleyen zamanın gerekli olan bir eylemi.

Bizler sadece bir şeyiz. Yapmış olduğunuz hiçbir şeyin önemi yok. Hiçbir şey yeterince kalıcı olmayacak. O yüzden çok önemliymişiz gibi davranmayı bırakıp türümüzün sonunu getirecek zamanı bekleyelim.

Düşündükçe çok daha farklı yerlere gidiyorum. Keşke her birini kontrol edebilip yazabilecek hale getirsem. Üzgünüm yeterince dolu ve yeni olmayan bir yazıyla zamanınızı çaldığım için. Ancak lütfen, yapacak daha iyi bir işiniz yoksa bu belgeseli izleyin. Umarım sizin de yeni fikirlere, teorilere sahip olmanızı sağlar.

Belgeselin Türkiye'de satışı yok, o yüzden Torrent kullanmanızı öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder